top of page

“Audit”

  • Yazarın fotoğrafı: Pınar Özer
    Pınar Özer
  • 2 gün önce
  • 7 dakikada okunur
Kreatur, Sasha Waltz & Guests. Fotoğraf: Sebastian Bolesch.
Kreatur, Sasha Waltz & Guests. Fotoğraf: Sebastian Bolesch.

Performans sanatlarında; kişinin varlık tartım ihtiyacı olarak denetlenme 


Denetimin, kamu yönetimi tarihindeki kökleri, M.Ö. 3000 yılına, Ninova kentine kadar uzanmaktadır. Mezopotamya bölgesinin kralları, kraliyet ambarlarındaki tahılların sayımını yapmak ve görevlileri denetlemek amacıyla katipleri görevlendirir. İngilizce’de audit sözcüğüyle ifade edilen denetim, Latince audire (duymak, haber almak) sözcüğünden türemiştir. Hesapların kontrolü ile görevlendirilen kişi, görevini dinleyerek yaptığı için denetleyen kişiye auditor denilmiştir. Performans sanatları başta olmak üzere birçok alanda kendine önemli yer bulan audience (seyirci, dinleyici), audition (seçme) kavramları da yine aynı etimolojik kökten gelmektedir. 


Performans sanatlarında auditin durduğu yere, bu kavramın sanatçının arkhésiyle (iç motivasyonu, itici gücü, ilk itki) olan güçlü ilişkisine, değişen audit ölçeklerine bakmadan önce, onu temel bir insan dinamiği olarak ele alalım. 


Onay ihtiyacından da önce, kişinin varlığının algılanması, tartılması ihtiyacı karşımıza çıkıyor. Sosyal medyada yayılan Invisible Prank (Görünmezlik Şakası) akımı bunu tekrar hatırlatıyor. Önce zararsız gibi görünen bu şaka, çocuklar gerçekten çok korktuğu için oldukça eleştirilen bir akım haline geldi. Şakanın akışı şöyle ilerliyordu; evde bir sihirbazlık gösterisi ortamı yaratılır. Ailenin bireylerinden biri sihirbaz, diğerleri seyirci, çocuklardan biri ise sihirle ortadan yok edilecek kişi rolündedir. Küçük, ona yapılacak olan şakadan habersiz bu rolü için çok heyecanlı ve neşeli görünmektedir. Salonun tam ortasındaki sandalyeye, adeta sahnedeymiş gibi oturur, herkes ilgiyle ona bakmaktadır. Kendisinin de, en azından bir nebze, kontrolünde olacağını düşündüğü bir gösteri başlamaktadır. Üzerine bir örtü örtülür, sihirli sözler söylenir ve örtü çekilir. Heyecanlı bir gülümsemeyle seyirciye bakan çocuk, seyircinin ve sihirbazın dehşete kapılmış ifadesiyle karşılaşır. Bir sessizlik olur ve ardından panik başlar; “Gerçekten yok oldu! Ne yapacağız şimdi?” Ailedeki herkes sözde korku içinde bağırmaya ve çocuğu aramaya başlar. Çocuk korkmaya başlamıştır. Ayağa kalkıp kendini göstermeye, aile bireylerine dokunmaya, sesini duyurmaya çalışır. Kimse ona tepki vermez. Sonunda pes eder ve olduğu yerde dehşet içinde ağlamaya başlar. O güne kadar kendisinin de varlığı dahil olmak üzere dünyada olup biten herşey ile ilgili referans noktası olarak aldığı insanlar onu görmüyor ve duymuyordur. Öyleyse o, yoktur. Nihayet aile bireyleri gülmeye başlar ve yaratılan atmosfer dağılır, çocuk dünyaya geri gelir. Fakat bu sefer öfkelidir. 


Kişinin varlığına tanık olunması, varlığının tartılması, belli ölçüler çerçevesinde adil olarak denetlenmesi, bununla ilgili geri bildirim alabilmesi ihtiyacı aynı zamanda bir haktır. Bu geri bildirim, diğer canlılarda olduğu gibi yaşadığı ortamda tam olarak nerede durduğunun, soyut ya da somut olarak konumunun, dolayısıyla güvenlik düzeyinin ne noktada olduğuyla ilgili bilgi verir. Kişinin sürekli dönüp duran radarı, varlığına dair denetim faaliyetleriyle ilgili durmadan bilgi toplar, bilgileri işler ve bu yönde kendini daha güvende olacak şekilde yeniden yapılandırır.


Tartılma ihtiyacının yarattığı, ortak bir terazide buluşan yapılar tarih boyunca sorgulanıp yıkılıp tekrar yapıldı çünkü insanın en temel konularından, problemlerinden biri; kim tarafından, hangi metotla denetlendiği; konumuyla ilgili hatalı, adil olmayan bir geri bildirim aldığı zaman nasıl tepki verdiğidir. Bu problem, kişinin içine girdiği her ağ yapıda kendini yeniden doğurur. Kişi bir başkasının dış çevresi olduğunda, geribildirim verir pozisyonuna geçtiğinde, göstereceği adil olma çabası yine aynı örgüye dahildir. Varlığın adil tartılacağına dair güven, toplumsal sözleşmelerin de temelidir. 


Kreatur, Sasha Waltz & Guests. Fotoğraf:  Sebastian Bolesch
Kreatur, Sasha Waltz & Guests. Fotoğraf:  Sebastian Bolesch

Bale ve Çağdaş Dansta “Audit” Faaliyetleri ve Ölçekleri 


Performans sanatları, icra eden tarafından, estetik deneyim keyfinin son derece yoğun hissedildiği bir alandır. Bunun yanında, çocukların dış dünyaya karşı ilk varlık tartımı taleplerinden biridir; “Bakın şimdi ne yapacağım”. Kendinden ayrı bir eser üretmekle ilgili olan yazı, resim gibi çalışmaların yanında sırf beden odaklı olan dans etmek, taklit yapmak isteyen çocuğun durumu biraz daha farklıdır. Teraziye sadece yarattığı eser çıkmaz, o, eserinden bağımsız değildir. Teraziye bir bütün olarak, kendisi çıkar. Ve eğer çocuk, bir performans sanatları eğitimi alma ve/veya profesyonelleşme sürecine girerse artık o tartıdan hiç inmeyecektir. 


Dans alanında eğitim alan ve çalışan kişilerin geçtiği bazı “audit” duraklarına göz atalım dilerseniz. Klasik bale, hangi metotla uygulanırsa uygulansın, bedenin oldukça detaylı ve katmanlı bir çalışma alanıdır. Kaslar ve iskelet sistemine doğru yapılan derin iç çalışmayla, dans hareketlerinin güçlü bağlantısı merkezdedir. Dolayısıyla, bilgi akışının doğru ilerlediğine emin olmak ve dansçının bedenini korumak, kas kullanımının, dolayısıyla iskelet yerleşiminin doğru şekilde olduğundan emin olmak üzere bale eğitiminin büyük kısmı bale mayoları ya da olabildiğince az katmanlı kıyafetler ile yapılır. Bunun yanında artistik anlayış ve ifade de çok önemli bir yer tutar. Dolayısıyla bale tekniğinde; varlık tartımı yoğun, tanık olunan ve değerlendirmeye alınan katmanlar hem detaylı hem de fazladır. “Audit ölçüleri” buna göre düzenlenir. Geribildirim oranı ne çok fazla, ne de çok az olmalıdır. Hatta hiç geribildirim vermemek pedagojik bir yanlış olarak kabul edilir. O yüzdendir ki, önceki yıllara ait bale öğrencileri sıklıkla “Öğretmenimiz kızdığında mutlu olurduk, yok sayması daha kötüydü” derler. Dolayısıyla çözüm “audit” faaliyetini tümden ortadan kaldırmak değil, audit ölçeklerini yeniden ve yeniden düzenlemektedir. 


Bale eğitiminde, hem bilgiye hem de bilgiyi alana, dengeli şekilde, maksimum saygıyı göstermek üzere yapılan çalışmalar, görece yavaş olsa da sürmektedir. Örneğin; bale eğitiminde kadın ve erkek dansçı teknikleri bir süre sonra birbirinden ayrışır. Dolayısıyla erkek öğrenciler zıplamalar ve dönüşleri maksimum seviyeye ilerletmeye çalışırken, kız öğrenciler bu hareketleri point ayakkabı üzerinde yaparlar. Öyle ki çok bütüncül bir bale dansçısı olan Natalia Osipova, zıplamalarını geliştirebilmek için erkek öğrencilerin de derslerine katıldığından bahseder. Osipova’nın, Giselle eserinin beyaz sahnelerindeki, olağanüstü hayalet performansının temeli, yerden yükselişindeki bu ustalığındadır. Toplumsal cinsiyet rolleri temel alınarak sınırlandırılmış alanların bu anlamda sorgulanması, çeşitlenmeye ve gelişmeye hazır insan becerilerinin de kendisini göstermesine yol açmaktadır. Ne mutlu ki, artık eğitim müfredatlarındaki bu ayrım da, resmi olarak ortadan kalkmaktadır. Örneğin, Royal Academy of Dance bale eğitim metodu, cinsiyet fark etmeksizin tüm öğrencilerin istedikleri, ilgi duydukları, beceri geliştirmek istedikleri alt teknik rotayı izleyebilecekleri şekilde, yakın bir zamanda güncellenmiştir. İsteyen öğrenci allegro isteyen öğrenci point çalışmalarına yoğunlaşabilecektir. Bu tip gelişmeler, dansçının varlık tartımında neyi öne koyacağı, nasıl daha güçlü hissedeceğiyle ilgili de daha adil sonuçlar doğurur. 


Çağdaş dans ise bedensel olduğu kadar kavramsal sanat iddiası da taşır. Bu noktada, baleden farklı olarak zihinsel dünya, tümüyle “audit” e açılır. Çünkü çağdaş sanat, modern insanın uzun süre karanlıkta, kapalı bırakılmış tarafıdır. Baudrillard, çağdaş insanı nihilist olarak tanımlar ama belki de nihilizm onun ancak geçmişi, anısıdır. Çokça gözlem yapmış, fakat hiç konuşmamıştır. Dolayısıyla lineer cümle kurmaması aslında bir karşı duruş değildir. O, lineer cümle kurmayı hiç öğrenmemiştir. Nihayet bir volkan gibi patladığında ve hiçlikten kurtulup varolduğunda, ortaya saçılanlar, derin bir komadan uyanışın sayıklamalarıdır ancak. O yüzden “an” önemlidir fakat bahsedilen, bu taşma anıdır. Bu taşmanın getirdiği sayıklamalarıysa, doğal olarak, geçmişle ilgilidir, birer anıdan ibarettir. Bu yüzden ona tanık olanlar tarafından, “bir saç-ma-lık” olduğuna kanaat getirilme olasılığı yüksektir. Ortaya çıkan şeyin yeri yönü belirsizliğe yakındır. Dolayısıyla bir ipucu aranır; “Sanatçı burada ne anlatmak istedi?” Daha derine inelim; “Sanatçının arkhési ne?” 



Tartılmak İsteyen Sanatçı Arkhési 


Marina Abramović (önde, ortada), solda babası Vojo Abramović, arkada annesi Danica Abramović, 1950.
Marina Abramović (önde, ortada), solda babası Vojo Abramović, arkada annesi Danica Abramović, 1950.

Çağdaş dansçı ve özellikle performans sanatçısı en büyük yolculuğu işte bu volkanda yaparlar. Sanatçı arkhési oldukça güçlü olmalıdır. Performans sanatçısı Marina Abramović bu anlamda çok güçlü bir arkhéye sahiptir ve bu arkhéyle ilişkisini, son zamanlarda geçirdiği tartışmalı aksiyonlarına rağmen, hayatı boyunca güçlü şekilde sürdürmüştür. Sırbistan doğumlu sanatçı, ebeveynlerinin ikisinin de çok sert iki asker olduklarından bahseder. Ciddi bir şiddet ortamı içinde büyüyen Abramović, babasının çakmakla yangın çıkarma oyunları oynayarak onu korkuttuğunu, annesinden sürekli şiddet gördüğünden bahseder. Sistematik olarak maruz kalınan şeye karşı dayanıklılık geliştirme performansları, onun için yeni bir şey değildir. Sevdiği babaannesinin çeşitli günlük hayat ritüellerini izlemek de aynı şekilde… Düzenlediği atölyelerde; katılımcılara saatler boyunca kapı açıp kapama, pirinç sayma gibi eylemler önerir. Uzun süre yapılan ya da maruz kalınan şeye karşı zihnin ve bedende kuşkusuz ki yeni yollar açılır. Bunlar, Abramović’in arkhésine ait olmazsa olmaz anılarıdır. Fakat o arkhéyi yaratan koşullar yeniden, birebir şekilde oluşturulamayacağı, oluşturulması da kimi zaman suç sayılabileceği için, bunu ancak sanatçının kendisi yapabilir. Abramović’i herhangi birinin haftalarca camdan bir eve kapatması suçtur, ama bunu kendi kendisinin yapması kendi arkhésiyle olan güçlü ilişkisi sonucunda gelişen bir “audit” ihtiyacıdır. Kendisinin denetlenme deneyimi, olumsuz da olsa, çok yüksek olduğu için daha azı onun için kabul edilemez olacaktır. Son derece riskli performanslar, onun sahip olduğu ilk varlık tartımı anılarının uzantısıdır. İnsan zihni, dış çevrenin “audit” kapsamından çıkmanın, olabileceklerin en kötüsü olduğuna çok çabuk inanır. 


Dolayısıyla sanıyorum ki çağdaş dans eğitmenlerini en zorlayan konu, öğrencisinin, arkhésine nasıl yaklaşacağıdır. Güçlü arkhé ilişkisi, dürüst ve güçlü bir sanatsal oluş ortaya çıkarır. Ama içinde mutlaka riskler barındıracaktır. Öğrenci bu konuda mutlaka “audit” talep edecektir. Sanat, yüzeysel bir “well being” e kurban edilirse bu “audit” süreci de yarım kalacaktır. Dolayısıyla tüm bu katmanları konuşmaya açıp bu anlamda hem sanatın bilgisini hem de sanatçıyı koruyacak metodolojiler üzerine konuşmaya devam etmek gerekir. “Travma bilgili dans vs.” başlıkları iyi niyetli ve öğretici başlıklar olsa da, alanın çekirdek felsefesini göz ardı ettikleri için önerdikleri şeylerin de erimesine sebep olabilirler.


Sanat, başka bir şeydir. Bu metodolojileri, ancak yine kendisi de vaktinde sanat öğrencisi olmuş, sanat becerisi ve felsefesine sahip sanat öğretmenleri oluşturabilir. Bu anlamda yenilenecek “audit” ölçeklerinde pedagoglar çok önemli desteklerde bulunabilirler fakat, o kadar. 


"The Space in Between, Marina Abramović and Brazil" filminden bir kare.
"The Space in Between, Marina Abramović and Brazil" filminden bir kare.

Çağdaş Sanat Vakıfları ve Sahte “Audit” Düzenekleri 


Her çağdaş sanatçı gibi çağdaş dansçının da mesleğini icra ederken yolu o ya da bu şekilde büyük şirketlere ait kültür sanat vakıflarına, derneklerine düşer. Kuşkusuz ki en haksız “audit” sistemi bu çevrede yaşanır. Dönemin ruhuna göre değişen anahtar kelimeler üzerinden kendilerine etik duruş devşiren bu kurumlar için genç çağdaş sanatçılar birer beslenme kaynağıdır. Mesleklerini icra etmek üzere alan arayan, belirli sorgulamalara ve dünya görüşüne sahip olan bu sanatçılar, pek tabi ki holding plazalarında ağırlanmazlar çünkü çoklukla çağdaş sanatçının habitatı orası değildir. Onlar için, sıklıkla doğa içinde, özel akvaryumlar yaratılır. Doğa içinde akvaryumlar… Bu akvaryumların adına nefes alanı, üretim alanı gibi “yaratıcı” isimler koyarlar. Tüm bu düzenek hakkında detaylı araştırma yapılmadığı takdirde, en fazla, “şirketlerin vergiden düştükleri, marka prestijleri için iyi olduğu” gibi temel artwashing maddeleri sohbetlerde döner. Çoğu zaman durum bunların çok ötesindedir. Özellikle dar bir ticaret alanında faaliyet gösteriyorsa, genellikle sanatçının bu şirketin tam olarak ne işle uğraştığını kestirmesi zordur. Örneğin; Türkiye’de, büyük madencilik şirketleri, kurdukları çağdaş sanat dernekleri (düzenekleri) sayesinde, kendilerini tam bir çağdaş sanat hizmetkarı olarak tanıtabilmekte; doğanın, nefes alanlarının ve Akdeniz kimliğinin arkasına saklanmakta, şehirlerin kültür sanat akışında karar verici, yürütücü pozisyonunda bulunabilmektedirler. O güne kadar belli bir dünya görüşü geliştirmiş kişiler, bir çağdaş sanat derneğiyle proje yürüttüklerini düşünürken, asıl paydaşlarının bir madencilik şirketi olduğu ortaya çıkar. Bir madencilik şirketi, araya hangi düzeneği koyarsa koysun, herhangi bir sanatçının paydaşı ya da “audit” çevresi olabilecek hadde, hiçbir açıdan sahip değildir. Ve kurulan bu düzenek korkunç bir sahtekarlıktır. Bu noktada, sanatçılar, onların varlık tartımını kimlerin yaptığı konusunda araştırmacı olmalıdır. 


Görülme, duyulma, tanık olunma ihtiyacı hayatidir. En temel statü tartışması da burada yatar. Lokasyon, konum, kerteriz noktaları, referans, güvenlik radarı… “Audit” faaliyeti kişi tarafından sürekli ve sürekli talep edilir. Bu anlamda bir ortamın değerlerine isyan edilse bile, başka bir ortamda, bu faaliyet yeniden başlar. Ya da kişi o güne kadar yok sayıldıysa, en sonunda bazı “audit” koşullarına razı gelir, sorgulama gücünü kendinde bulamaz. Çeşitli durumlar yaşanır. Önemli bir kamu çalışmaları başlığı olan denetimi, insan özgürlüğüne bir darbeden ibaret olarak görmek temel gerçekleri gözden kaçırmaya sebep olacaktır. “Audit”, bir kamu alanı olan dansın da, bir ihtiyaç olarak, tam merkezinde durmaktadır.



Kreatur, Sasha Waltz & Guests. Fotoğraf:  Sebastian Bolesch.
Kreatur, Sasha Waltz & Guests. Fotoğraf:  Sebastian Bolesch.

Comments


bottom of page