top of page

Breaking: Bronx’tan Paris’e bir yol

Yazarın fotoğrafı: Nazlı DurakNazlı Durak

DENEYİM


Deneyimsel öğrenme kendi sınırlarımızı bildiğimiz, bulduğumuz hem kendimiz hakkında hem de konu hakkında bilgi edinmemize yarayan zengin bir öğrenme metodu. Sürece yayılan, pratik etmenin her şeyin temel kuralı olduğunu kavratan bir şey. Analiz ederken gözlem yapmamızı yani çoğunlukla dinleyici olmamızı sağlayan bir durum. Deneyimler.. imkânlar da açığa çıkarabilir, var olan engelleri daha belirgin de kılabilir veya yeni engeller oluşmasına sebep olabilir. Deneyimler mevcut şeyi yeniden inşa etmenin bir aracı.¹  İnşa edebilmek için anlama ve ilişkilendirme becerilerimiz üzerine çalışmamız, tıpkı bir mekânı fonksiyonel açıdan iyi tasarlamak gibi yapının herkes için işe yarar ve ulaşılır olmasının önünü açar. 


Şiddetsiz iletişim gibi çeşitli alanlarda çalışmalar yapan dünyanın dört bir yanındaki insanlar şiddetin “yeniden” üretilen bir kavram olduğunu savunuyor ve ırkçılık, cinsiyetçilik, yaşçılık ve sağlamcılık gibi kavramların deneyimlerdeki temasını irdeleyerek, ilişkilendirerek dönüşüm için çabalıyor. Bu dönüşüm için gerekli en önemli eylem aktif dinlemek ve gözlemlemek. Hangi grubun nerede/nasıl güçsüzleştirildiğini anlama ve ilişkilendirme için aktif dinlemek ve gözlem yapmak hayati bir gereklilik. 


Geçtiğimiz Temmuz ve Ağustos aylarında tüm dünyanın takip ettiği Paris’te düzenlenen 2024 Olimpiyatlar deneyimi birçok konuyu yeniden düşünmemize vesile olacak zorbalık vakaları, yeni potansiyelleri görmemiz için de imkânları barındırıyordu içinde. Benim bu yazıyı yazmama vesile olan ise hip-hop kültürünün yapıtaşı “breaking”in olimpiyat kategorisinde değerlendirilmeye alınmasıydı. Bu, “tarihi bir an” olarak nitelendirildi. Breaking’in uluslararası sahnedeki deneyimini anlamamız için, bu deneyimi New York’un Bronx mahallesinden afro-amerikan ve latinolara ait bir alt kültür olarak doğan hip-hop kültüründen bağımsız değerlendirmemek gerektiği elbette. Bu da geçmişin referansları ve şimdinin ihtimallerini yan yana getirmek demek olacak ve bunu yaparken sporun tek başına değil de, kültürle ve insanla olan ilişkisiyle anlam değiştirdiğini akılda tutmak gerekecek. 


Olimpiyatlar Komitesi’nin hazırladığı Olimpiyat İlkeleri ikinci maddesinde yer verdiği gibi: “Olimpizmin amacı, insan onurunun korunmasına önem veren barışçıl bir toplumu teşvik etmek amacıyla sporu insanlığın uyumlu gelişiminin hizmetine sunmaktır.” Spor, başlı başına çok güçlü bir deneyim aracı. Bir sanat formu olan “Breaking” in olimpik sahnede yer alması bu alanda yıllardır emek veren dansçılar için tutkularını ve çalışmalarını paylaşabilecekleri yeni bir platform oldu. Spor ve sanatı buluşturan bir platform olarak kişilerden bağımsız olasılıklar düşünmemizi sağladı. Bu dansa ilgi duyan pek çok kişi için de ilham verici, motive edici bir karşılaşma imkânı doğurduğunu söyleyebilirim. İmkânların görünmez kıldığı endişeleri, eleştirileri duymaya ve anlamaya çalışmak olimpiyat deneyimimizi nasıl değiştirirdi?


HIP HOP HISTORY: FROM THE STREETS TO THE MAINSTREAM, Icon Collective

Hip-Hop bir yaşam biçimi, bir kültürdür. Ritimleri, sözleri, bedenleri ve bilinci harmanlayıp aşarak hayatı ve dünyayı anlamanın, kutlamanın, deneyimlemenin ve yorumlamanın bir aracı haline gelmiştir. Her yaşayan kültürde olduğu gibi dönemin ruhuyla ilişki halindedir ve dönüşür. Akıldan hiç çıkarmamak gereken şeyse; bu global deneyimin misafirleri ve ev sahipleri vardır. Hip-hop bundan 50 yıl önce bir ihtiyaca cevap olarak doğdu; mahallelerinde polis şiddeti altında  sıkıştırılan, bastırılan siyahilerin tıpkı tarihlerinden miras aldıkları gibi olanları duyurma ve görmezden gelinmeye karşı orada olduklarını anlatma çabasıydı. Bugün bu kültürün altı elementi olduğunu biliyoruz; MCing (orall), DJing (aural), “Breaking” ya da  Breakdance (fiziksel),  Graffiti (görsel), Knowledge (mental)². Her bir elementin arka planında Afrikan kültürü var, dolayısıyla kölelik tarihinin etkisi su götürmez bir gerçektir. Bilhassa akrobatik, dinamik beden dilini anlamak için dövüş sanatları dansı olan capoeiranın  etkisini görmemiz tesadüf değildir. 


‘Breaking’ birçok dans stilinden kopyalanmıştır. Bu stiller arasında, top-rocking hareketine ilham olarak karakteristik bacak vuruşu ve kol salınımıyla 1920’lerin Charleston dansında  yer alıyor. 1920'lerden itibaren popüler olan Lindy Hop'un doğaçlamaları da Breaking tarzında yaşıyor. Ancak bireysel ilham konusunda hiç kimse en iyi soul şarkıcısı James Brown'dan daha iyisini bulamaz. 1960'lı ve 70'li yıllardaki yüksek enerjili dans hareketleri o zamandan beri b-boy ve b-girl'lere ilham kaynağı oldu ve "Get on the Good Foot" adlı şarkısı Break'in ilk marşlarından biri. Tap, step, bale, disko ve modern tarzların tümü katkıda bulunmaya devam ediyor.³


Washington Square Park, New York City, 1980’ler. Görsel Britannica editörünün “break dance” makalesinden alınmıştır.

Bugün “Breaking”in core elementleri dediğimiz şeyler; toprock, footwork, power move ve freeze olarak sıralanıyor. Ayrıca dansçıların bir çemberde bir araya gelip sırayla ortada hünerlerini sergiledikleri form “Cypher” olarak biliniyor. Cypher antik Mısır’dan gelen bir terim ve anlamı da “zero” demek, yani çember şeklidir. Çember olma pek çok farklı geleneksel öğretide karşılaştığımız bir formdur. Herkesin eşit açıdan görüyor olması eşitlik kavramını vurgular;  ortadaki kişiye herkesin iyi enerji verdiğine inanılır bu da ortak bir enerji yaratır. Hip hop kültürünün bir diğer önemli geleneği “battle” ın (kapışma) felsefesinde de karşındakini yok etme fikri değil; kendi kaynaklarını ve hünerlerini en iyi şekilde sergileyerek ortak bir bilinç yaratmak vardır.  Rekabet hip-hop’ın en önemli motivasyon kaynağıdır. 



ETKİLEŞİM


Litvanyalı Dominika Banevič aka Nicka, Japon Ami Yuasa aka Ami, ve Çinli Liu Qingyi aka 671, Cuma günü Paris Olimpiyatları için Concorde Meydanında. Odd Andersen / AFP - Getty Images

Fransız Danis Civil aka Danny Dann, Kanadalı Philip Kim aka Phil Wizard, Amerika Birleşik Devletlerinden Victor Mantalvo aka Victor Cuma günü Paris Olimpiyatları için Concorde Meydanında. Odd Andersen / AFP - Getty Images

Bu zengin kültürü en güçlü performanslarıyla Olimpiyat sahnesine taşıyan dansçıları görmenin heyecanı ile beraber performanslar arasında kadınlar finalinde Avustralya'yı temsil eden akademik dansçı Rachael Gunn, aka Raygun’un tartışmalı performansı sonrası, Raygun’a karşı siber zorbalığın acımasız oklarını sapladıkları yere acilen bakmak gerekti ve konuşulması gereken bir sürü başlık olduğunu görmüş olduk. Konuşmaya devam etmemiz, tarihi öğrenmemiz, her birimizin güvende hissetmesi için nefret söylemlerine karşı şiddetsiz bir dil geliştiriyor olma sorumluluğumuz aciliyet kazandı. Bunu çok önemli bir imkân olarak görmekle beraber bu kültürün yaratıcılarının ne dediğini duymak da bi’ o kadar önemliydi bu süreçte. Bazıları kültürün ruhunu hafife alan bir hamle olduğunu söyledi, kimisi temsiliyet üzerinden kolonyalist reflekslere dikkat çekti ve diğer bir kesim de olimpiyatlardan gelen ilginin yeni nesile kültürle ilgilenme konusunda ilham vereceğinden umutluydu. Bu iki farklı uçlardaki hislere ek Raygun’un tüm dünya basınında bir alay konusuna döndürülen performansından sonra insanlar breaking’i olimpiyatlarda görmekten dolayı çok öfkeli gibiydiler. Oldukça saldırgan, küçümseyici bir dille çok çeşitli tepkilerini paylaştılar. Bu öfkeli küçümseyici ses, beni kişisel olarak olayın koptuğu gün kaygılı bir ruh haline soktu. 


Rachel Gunn aka Raygun Cuma günü Paris Olimpiyatları için Concorde Meydanında. Odd Andersen / AFP - Getty Images

Bu lincin içinde bazı değerli başlıklara denk geldim. Bir yorumda ekonomik eşitsizlik sebebiyle yarışmalara katılamayan ve çok daha yetenekli kişiler için gücünü kullanmak yerine o yerin kendisinin olduğuna karar verdiği yazılmıştı- bu sınıf meselesi başlığını düşündürdü. Sınıf meselesine ek, akademide Breaking alanında doktora yapıyor oluşu üzerinden pek çok kişi akademinin kültürden ve dinamiklerinden kopuk oluşunu eleştirdi, akademi meselesine de ayrı başlık açılabileceğini hatırlattı. Bir başka yorumsa kinayenin ve alaycı şekilde takılmanın hip-hop kültürünün bir parçası olduğunu fakat bunun boyutları aşarak bir insanın hayatını, kendisini ve sevdiklerini, tehlikeye soktuğunu söylüyordu. Kadınların ve kız çocuklarının bu alanda yeterli rol modeli olmadığı da başka su götürmez bir gerçek. Bu gerçeği bile bile daha da sertleşenler için toplumsal cinsiyet eşitliği başlığını hatırlatan yorumlara da denk geldim. En fenası ise “o zaman ben de şöyle dans edeyim ve olimpiyatlara katılayım” minvalindeki yorumlardı. Breaking’in atletik bir sanat olduğunu düşünerek, koşmaktan daha karmaşık bir fiziksel iş olduğunu eklemek istiyorum. Hatta beni kişisel heyecanlandıran nokta bu dansın yaratıcıları hiçbir fiziksel güvenliğin olmadığı koşullarda bedenleriyle zihinsel limitleri “kırıyor”  olmalarıyla ciddi bir “olimpik” efor sergiliyorlardı bile.


Bu süreci yazıya dökmeye “taa” bu olaylar taze yaşanıyorken karar verdiğimde bu branşta dans eden biri olmadığım için çekindim, bir yandan da bu alandaki insanların nasıl hissettiğini çok merak ettim. Bir dansçı olarak da yargılanmanın tamamen senin fiziksel performansın üzerinden değerlendirildiğinde zihinsel olarak ne denli yıkıcı olabileceğini bildiğimden yine de bu yazıyı yazmanın eksiğiyle fazlasıyla iyi olacağını düşünerek birebir tanıdığım ve iletişim kurabileceğim üç Türkiyeli breaking alanından isimle iletişime geçtim. İlk isim İsveç’te yaşayan B-boy Fero(Ferhat Düz) ile bir telefon görüşmesi yaptık. Kendisinin pek çok yarışmaya dansçı hazırladığını bildiğimden yarışma değerlendirme sürecinin nasıl işlediğinden ve Raygun’a yönelik gelişen tepkilerin onu nasıl hissettirdiğinden ve performansını değerlendirmesinden bahsettik. Kendisi aynı zamanda İsveç’in yerel kanalında olimpiyat spikerliği yapmış.


B-boy Fero yarışmalarda değerlendirme kategori başlıklarını aktarmıştı;

-Mesela teknik- hızlı, keskin, temiz, güçlü gibi tanımlamalarla hareketler değerlendiriliyor

-Diğeri, kelime dağarcığı, foundaitionlara ne kadar hakim? Nasıl varyasyonlar yapıyor- yani kelimelerle temeller dışında nasıl cümleler kuruyor.

-Müzikalite, olmazsa olmaz parçası çünkü müzik yoksa dans da olmaz. Top rock yapma hareketi mesela müziği anlamak için zaman almak için yaptığımız klasik bir giriş hareketidir

-Orijinallik- bir sürü alt başlığı beraberinde getiriyor; karakter, yaratıcılık, geleneksel favela dediğimiz o şey. 


Ve kendisi ekliyor: orijinallik tartışılamaz. Teknik seviyesini tartışabiliriz. Teknik seviyesi zaten puan almadı ama genel performansını değerlendirdiğinde orjinallikten puan aldığını- özellikle viral olan kanguru hareketinin “geleneksel favela” ya iyi bir örnek olduğunu, kendi ülkesini sembolik olarak hareketle temsil etmeyi tercih etmesini yaratıcı bulduğunu ekliyor Fero. Ayrıca Raygun’un da performansından sonra verdiği bir demeçte performansından mutlu olduğunu ekleyip ironik bir biçimde teknik olarak oy alamayacağını itiraf ederek yaratıcılık sergilemeyi tercih etmesine işaret ederek; B-boy Fero “o da söyledi mesela ben kendimi özgür hissettim” diye, Raygun o röportajın devamında “Uluslararası sahnede yeni ve yaratıcı bir şey yapmak için kaç şansımız var” diye eklemişti. B-boy Fero’dan devam edersem; cypher ortamında bunun bir karşılığı olduğunu, - yani özgür hissetmek ve yaratıcı olmak- “Cypher ruhu budur.” diye ekliyor.

“O da biliyordu belki teknik anlamda kendi performansını, belki yeterince antrenmanlı değildi fakat orijinallik tartışılamaz. O bunu tercih etti” ifadelerini kullandı. Ayrıca bu yaratıcılık, otantisiteye dair söylemek isterim ki, “yaratıcı” bir cevap bulmanın bile breaking’teki karşılığı çok yoğun bir kondisyon ve güç gerektiriyor. Yani ilham birden gelir ve siz kalkıp hareketi yaparsınız gibi bir durum söz konusu olamaz. Sakatlanma riskini azaltmak için bedeninizi iyice ısıtmış olmalısınız. Ayrıca B-boy Fero basına yanlış yansıyan bir şeyi daha düzeltti, pek çok kişi  breaking kategorisini Raygun’un performansından sonra Los Angeles’ta düzenlenecek Olimpiyatlar 2028’den çıkardığını yazdı fakat bu doğru değil. Paris’teki etkinlikten önce buna karar verilmişti ve sebebi ekonomik. Tüm branşlar sponsorlukları sayesinde olimpiyatlarda yer alıyor. Yani para bu işin en önemli faktörü ve breaking yeniden dahil olabilmek için sponsor bulmak zorunda. Ayrıca yarışmaların nasıl bölgelere ayrıldığından, 3-4 tane dünya şampiyonası sonucunda seçim yapıldığından ve tüm bu yarışma sonuçlarına “World Dance Sport Federation”https://www.worlddancesport.org/breaking sayfasından takip edebildiğimizden bahsediyor Fero, o bunların detaylarını verirken elbette bireysel sponsorlukların ve ekonomik koşulların çok önemli faktörler olduğunu iyice kavrıyorum. Sporda istismar önleme konu başlığı için çalışmalar yürüten bir dernekte uzunca süre çalışmış biri olarak istismar hikayesinin nasıl işlediğine dair bazı sistematik refleksleri çözümlüyorum kafamda. Bu telefonun ardından kız çocuklarının büyük ilham kaynağı Aydan Uysal’a ve genç kuşaktan arkadaşım B-boy “Jester” a yazmış oldum. Onlarla soru-cevap şeklinde ilerledik. Hem onların programı çok yoğundu hem de ben yazının formatını nasıl yapacağımı bilmiyordum. Onların benimle paylaştıkları duygu ve düşünceleri şöyle oldu; 



1) Breaking kategorisinin olimpiyatlarda yer alması seni nasıl hissettirdi? Türkiye’de bu sahnenin geleceği nasıl sence? 



Aydan: Benim için bir hayalin gerçekleşmesi gibiydi.İlk duyduğumda çok heyecanlandım; çünkü olimpiyatlar sayesinde insanların breakinge bakış açısı değişti. Biz break dansın çok özel olduğunu zaten biliyorduk ama olimpiyatlar sayesinde tüm dünyanın öğrendiğini düşünüyorum. Eminim birçok çocuk olimpiyatlarda bu dansı izledikten sonra dansa başladılar. Türkiye’de çok yetenekli dansçılar var. Maalesef geçim derdi, gelecek kaygısı derken bazıları dansı bırakmak zorunda kalıyorlar. Eğer ki onlara olanak sunulursa Türkiye adına kendi seslerini dünya çapında duyurabilecekler. Olimpiyatlara girmesiyle tabi ki ülkemizde de bu branş daha çok ciddiye alınmaya başlandı. Dans okullarında Breaking kursları açıldı. Bu zamana dek kendi çabalarıyla bir yerlere gelmiş dansçılar var ve bu dansçılara çok daha fazla destek olunması gerekiyor. Maalesef dans federasyonu bu konuda çok eksik kaldı. 


Jester (Oğuzhan) : Breaking yüksek seviye bedensel efor ve performans gerektiren bir sanat formu. Olimpiyatlar gibi büyük ve köklü bir etkinlikte yer alması herkes gibi benide derinden heyecanlandırdı. Türkiye’de bu sahnenin geleceğini kestirmek açıkça zor, malum beklenmedikler ülkesiyiz. Doğru, yeterli ve istikrarlı destek olur ise Türkiye bayrağını bir kategoride daha olimpiyat oyunlarında görmek mümkün.



2) Yerelde ve uluslararası yarışmalara katılan birisi olarak bu stresi nasıl yönetiyorsun (belki bir rutinin varsa)? (Aydan’a ek olarak kadınların varlığını genel olarak nasıl gözlemlediğini sordum.)



Jester: Her ne kadar ‘yarışma’ olsada ben kendimi içerde yarışıyor olarak görmüyorum bunu veya bir başkasıyla bir kıyaslama. 

Battle (kapışma) interaktif bir paylaşım aslında, antrenman ve pratiklerde yaptığımız hareketleri daha yüksek efor ile seyirci, juri, sahne gibi dış baskılar altında yapabilme becerisi, zaten bu kültürün bir parçası ve katıldığım yarışmalarda en gerçek şekilde kendimi ifade ettiğim sürece stres keyifli bir hâl oluyor. 


Aydan: Ben dansa aşık biriyim ve dans ederken çok mutlu oluyorum. Yarışmalarda da bu mutluluğu yaşadığımda ve eğlenmeye odaklandığımda stresimi kontrol etmiş oluyorum. Kazanmak yada kaybetmek önemli değil benim için. Tabi ki hala heyecanlanıyorum ama bu heyecanı yaşamak da çok özel. Çok güçlü kadın dansçılar tanıyorum ve bana çok ilham oluyorlar . Özellikle son yıllarda ülkemizde de hem kız çocukları olsun hem de yetişkin, çok iyi dansçılar yetişti. Bu beni çok mutlu ediyor. Dansa başladığımda hep yalnızdım ve kadınlar yapamaz bu dansı deyip bana hiçbir zaman yardım eden olmadı. O yüzden şu anki gelinen durum beni çok mutlu ediyor.



3) Olimpiyatlardaki performansları genel olarak değerlendirirsen ne söylemek istersin? Avusturalya’yı temsilen bulunan Raygun’a yönelik gelişen siber zorbalık seni nasıl hissettirdi?



Aydan: Performansları genel olarak çok beğendim, seviye çok yüksekti. Zaten finale kalan dansçıların hepsini birebir de tanıyorum, finale kalamayanların bile seviyeleri çok yüksekti. Olimpiyatlara giren ilk ve tek dans branşı, pek çok kişinin aşık olduğunu düşünüyorum bu seviyeyi izlerken. Raygun’a gelirsek, olimpiyatlardaki diğer tüm branşlarda seviyesi yeterli olmayan, kendini gösteremeyen mesela yarışmayı bitiremeyen koşucu da olabiliyor, ya da yarışmadan çekilen de oluyor belki hiç konuşmuyoruz fakat Raygun’un performansıyla alay edilmesi onu diğer tüm iyi yarışmacılardan daha ünlü yaptı. Onun oradaki varlığına saygı duymak zorundayız ama o kadar iyi dansçılar varken onun bu kadar ön plana çıkması- kaldı ki diğer videolarını izledim ve seviyesi o kadar kötü değildi belki heyecanlandı ya da farklı olmak istedi- yalnızca 1 dakikalık yaptığı bir performansla yerden yere vurmak büyük bir yanlış. Orada bulunan bir kadın dansçı, sporcu olarak elinden geleni yapan birisine bunu yapmayı kesinlikle doğru bulmuyorum. Benim de arkamdan bir sürü şey söyleyen olmuştur, ama ben dans ederken mutluyum, başkasının ne dediği umrumda değil. Pistte görüşelim :)


Jester Bence herkes çok iyi şekilde performans sergiledi, olimpiyatlar vesilesi ile breaking hızlı bir şekilde seviye atladı diyebilirim. Gerçekten çok çalışan breaking’i hem bir spor hem bir sanat olarak en iyi şekilde yapan ve temsil eden dansçılar izledim, hepsini tebrik ediyorum. Sosyal hayatta görüştüğüm arkadaşlarımı da olimpiyat sahnesinde görmek beni ayrıca motive etti.

Raygun’a yapılan eleştiri ve yorumları gereksiz ve meslektaşım adına onur kırıcı buluyorum. Kendisine bol sabır ve dünyada daha çok sevginin yayılmasını diliyorum.



4) Breaking’e başlamak isteyenlere ne söylemek isterdin?



Jester: Hemen başlayın derim. Bedensel eforun ve zihinsel hazzın doruk noktada birleştiği bu ‘atletik sanat formunu’ deneyimlemek dünyaya başka pencerelerden bakmanıza yardımcı oluyor. Denemeye devam ettikçe sürekli kendinize göre bir şeyler bulmaya devam edeceksiniz. Ben 14 senedir yapıyorum ve hala keşfediyorum.


Motive olmak isterlerse 2024 olimpiyat şampiyonu Phil Wizard ile Red Bull Bc One Last chance cypher 2017’de yaptığım battle’ın (kapışmanın) linkini buraya bırakıyorum. 


Aydan : Kendinize inanın. Kimsenin hayallerinizden vazgeçmenize engel olmasına izin vermeyin. Bana her zaman ulaşabilirsiniz. Kız çocuklarıyla, genç kızlarla ve genç kadınlarla çalışıyorum. Her zaman destek olmaya hazırım bu konuda. Her ne yapmak istiyorsanız onu yapın. Tek başınıza hissetseniz bile başaramayacağınız hiçbir şey yok! Başkalarını değil kalbinizi dinleyin.



Bu yazıda kendi hisleri ve fikirlerine yer vermem için benimle görüşüp yazıya eklememe izin veren Fero, Aydan ve Jester’a teşekkür ederim. Sahnede USA takımını temsil eden b-girl Logistx’in (Logan Edra) bir söylemini paylaşarak yazıyı bitirmek isterim ; "Bu kültürü doğuranlar siyahi ve Latin kökenli insanlardır. Bu hepimiz için büyük bir an, ama bunu kendim için yapmıyorum. Bu, breaking ve kültürümüz için.” 













Kaynaklar



¹ Sosyal Değişim İçin Spor Beden Hareketi  Programı Geliştirme Rehberi, BoMoVu, Nil Delahaye’nin “Herkes İçin Bedensel Özerklik!” yazısında sosyal değişim aracı olarak her bedensel aktivitenin şimdi ve buradalığın deneyimine imkân verdiğini söyler.


² The Five Pillars of Hip Hop, Harlem Gallery of Science https://hgs-ny.org/five-pillar-of-hip-hop






コメント


bottom of page